Bu makale Op. Dr. Hüseyin ACAR tarafından erişkinlerde görülen gözyaşı kanal tıkanıklığı ve tedavisi ile ilgili olarak hastaları ve yakınlarını genel anlamda bilgilendirmek amacıyla kaleme alınmıştır. Konuyla iligili spesifik bilgi edinebilmek ancak kendisinin veya bu konuda uzman birisinin hastayı muayene etmesi ile mümkün olabilir.
Gözyaşı kanal tıkanıklığının nedenlerini ve tedavisini daha iyi anlayabilmek için öncelikle gözyaşı üretimi ve gözyaşı dışa atım sistemi hakkında biraz bilgi sahibi olmak gerekir. Gözyaşı gözümüzün üst dış kısmında bulunan gözyaşı bezi tarafından salgılanır. Gözyaşının içerisinde gözümüzün bazı kısımlarını besleyen ve gözü mikroorganizmalara karşı koruyan yapılar bulunur. Görevini tamamladıktan sonra üst ve alt göz kapaklarında bulunan açıklıklardan gözü terkeder ve gözyaşı kanal sistemine girer. Bu kanal sistemi temel olarak 6 parçadan oluşur;
a. Delikler: Alt ve üst göz kapağının burna komşu kısmında ve iç kenarında bulunur. Dışardan bakıldığında görülmez ancak kapak dışarı doğru çevrilirse görülebilir. Gözyaşı bu delik vasıtasıyla kanal sistemine giriş yapar.
b. Kanalcıklar: Alt ve üst kapakta birer adet bulunur. Deliklerin devamıdır.
c. Ortak kanal: Çoğu hastada kanalcıklar birleşerek ortak kanalı oluşturur.
d. Gözyaşı kesesi: Gözyaşının geçici olarak toplandığı bir havuz olarak düşünülebilir.
e. Gözyaşı kanalı: Gözyaşı kesesinden sonraki bölümdür ve burun alt boşluğuna kadar uzanır.
f. Burun içindeki delik: Sistemin son parçasıdır. Yapısı gereği gözyaşının burna geçişine izin verir fakat burun içi sıvı ve bakterilerin yukarı geçişine izin vermez.
Gözyaşının bu kanal sistemi aracılığı ile dışa atılabilmesi ancak göz kapaklarımızın düzgün çalışması ile mümkündür. Her göz kırpmada göz kapaklarımız bir pompa gibi çalışarak gözyaşını bu kanal sistemine yönlendirir. Göz kapaklarımızın bu görevini sağlıklı olarak yerine getirememesi veya kanal sistemindeki darlık-tıkanıklıklar gözyaşının gözde birikmesine ve dolayısıyla sulanmaya neden olur.
Şekil 1: Gözyaşının üretimi ve dışa atımı
Gözyaşı kanal tıkanıklığı bulunan hastalardaki esas şikayet sulanmadır. Sulanması bulunan bir kişide ilk yapılması gereken şey sulanmanın şeklinin ortaya konmasıdır. Ara ara olan veya sadece rüzgarlı ve soğuk havalarda meydan gelen sulanma genellikle gözyaşı dışa atım sistemindeki bir tıkanıklığa bağlı değildir. Tıkanıklığa bağlı sulanma sürekli olur ve kişinin hayat kalitesini olumsuz yönde etkiler. Sulanmanın özelliği tespit edildikten sonra muayene ve testlerle gözyaşı kanal sisteminin durumu incelenir. Öncelikle mikroskop altında göz kapaklarındaki deliklerin pozisyonuna ve açık olup olmadığına bakılır. Sonra ince bir kanül yardımıyla kanalın içine girilir ve sıvı verilir. Verilen sıvı hastanın boğazına rahat bir şekilde geliyorsa kanalın açık olduğu düşünülür. Fakat bazı hastalarda sıvı kanaldan geçerken bir direnç ile karşılaşılabilir. Bu durumda darlıktan şüphelenilir ve gözyaşı sintigrafisi denilen bir test gerekebilir. Bu testte göze bir sıvı damlatılır ve özel bir kamera yardımıyla bu sıvının gözyaşı kanal sisteminden geçişi gözlemlenir. Sıvı bir enjektör yardımıyla verilmediğinden ve doğal seyrini izlendiğinden dolayı bize diğer testle elde edemeyeceğimiz bilgiler verebilir.
Erişkinlerdeki gözyaşı dışa atım sisteminde meydana gelen tıkanıklıkların tedavisi tıkanıklığın yerine bağlıdır. Şöyleki;
a. Deliğin üzerinin kapanmasına bağlı tıkanıklıklarda cerrahi olarak delik genişletilebilir veya deliğin içine ortasından sıvı geçebilen silikon bir tüp yerleştirilir. Bu tüp uzun süre orada kalabilir ve deliğin tekrar tıkanmasına engel olur.
b. Kanalcık ve ortak kanalda meydana gelen tıkanıklıklar tedavisi en zor gurubu oluşturur. Bu hastalarda göz ile burun boşluğu arasına cam bir tüp yerleştirilmesi gerekebilir.
c. Göz yaşası kesesi geniş olduğu için bu bölgenin tıkanıklığı pek olası değildir.
d. Tıkanıklıkların en çok meydana geldiği bölge gözyaşı kesesi ile gözyaşı kanalının birleşim bölgesi veya gözyaşı kanalının içidir. Bu tür hastalarda gözyaşı kesesi ile orta burun boşluğu arasına yeni bir kanal açılarak gözyaşı kanalındaki tıkanıklık by-pass edilir. Bu yeni kanal açma işlemine dakriosistorinostomi (kısaca DSR) denir.
Zamanında tedavi edilmeyen kanal tıkanıklıklarında bazen gözyaşı kesesi enfekte olur. Bu tür hastalarda öncelikle antibiyotik tedavisi ile enfeksiyon kontrol altına alınır. Daha sonra ise en kısa sürede cerrahi uygulanır. Aksi takdirde bu hastalar enfeksiyon tekrarı açısından risk altındadır ve her enfeksiyon atağı ameliyatın başarı şansını azaltır.
Günümüzde sıkça uygulanan 3 çeşit DSR ameliyatı mevcuttur. Bunlar dış DSR, burun içi DSR ve lazer DSR ameliyatlarıdır.
a. Dış DSR ameliyatı: Bu ameliyat tekniğinde, genellikle genel anestezi altında, gözyaşı kesisinin hemen üzerinden bir cilt kesisi yapılır. Göz yaşı kesesi ve burun kemiği arasındaki alana girilerek kemik duvarda bir pencere oluşturulur. Göz yaşı kesesi ve burun içi dokusu birbirine dikilerek yeni bir kanal meydana getirilir. Bazı hekimler yeni oluşturulan bu kanalın içine silikon tüp yerleştiriler ve bunu 3-6 ay sonra alırlar. Bu tekniğin avantajı başarı şansının yüzde % 90’ların üzerinde olmasıdır. Üç teknik kıyaslandığında başarı oranı en yüksek olanıdır. Dezavantajı ise bazı hastalarda kesi bölgesinde iz kalabilmesidir.
b. Burun içi DSR ameliyatı: Bu yöntem burun içi kamera (endoskopi) eşliğinde gerçekleştirilir. Kamera yardımıyla önce burun içi dokusu geçilerek kemik dokuya ulaşılır ve burada bir pencere oluşturulur. Sonrasında gözyaşı kesesi bulunur. Gözyaşı kesesi ile burun dokusu arasında bir kanal oluşturulur ve bu kanalın içine bir silikon tüp yerleştirilir. Bu yöntemde burun dokusu ve gözyaşı kesesini birbirine dikmek zor olduğundan dolayı oluşturulan yeni kanalın tıkanma ihtimali ilk tekniğe göre daha fazladır. Avantajı ise bir cilt kesisinin bulunmamasıdır.
c. Lazer ile DSR ameliyatı: Bu teknik için kullanılan lazerin dokuları yakma gücü vardır. Göz kapağındaki delikten girilen lazer burun kemiğine yönlendirilir. Burun kemiğine ulaşıldığında lazer çalıştırılır. Lazer aynı anda gözyaşı kesesi, burun dış kemiği ve burun içi dokuyu yakarak bir kanal oluşturur. Bu esnada burun içine yerleştirilen kamera yardımıyla burun boşluğu izlenir. Mümkün olduğunca geniş bir kanal oluşturulduktan sonra kanal içine silikon bir tüp yerleştirilir. Bu tekniğin dezavantajı başarı şansının diğer iki tekniğe oranla daha düşük olması, avantajı ise cilt kesisinin olmamasıdır.
Gözyaşı kanal sistemi gözümüz ile burun boşluğu arasındaki bir boru hattıdır. Görevini tamamlayan gözyaşı bu sistem vasıtasıyla gözü terkeder ve burnumuza gelir. Ağladığımız zaman burnumuzun sulanmasının nedeni de burnumuza gelen aşırı gözyaşıdır. Herhangi bir nedenle bu sistemde tıkanıklık meydana gelmesi gözümüzün sulanmasına neden olur. Gözyaşı dışa atım sistemi tıkanıklıklarında ilk yapılması gereken tıkanıklığın seviyesini tespit etmektir çünkü tedavi şekline buna göre karar verilecektir. Tıkanıklık genellikle gözyaşı kesesi ile gözyaşı kanalının birleşim bölgesinde veya gözyaşı kanalının içinde meydana gelir. Bu durumda yapılması gereken gözyaşı kesesi ile burun boşluğu arasında yeni bir kanal oluşturmaktır. Bu amaç için kullanılan çeşitli cerrahi teknikler mevcuttur. Başarı şansı en yüksek teknik bir cilt kesisi vasıtasıyla gerçekleştirilen yöntemdir. Burun içi yaklaşımı ve lazer kullanılan teknikte cilt kesisi yoktur fakat bu ameliyat türlerinin başarı şansı ilk tekniğe oranla daha düşüktür.